9 Eylül 2022
Değerli konuklar,
İzmir’in kurtuluşunun yüzüncü yılında, tarihin akışının değiştiği bu meydanda birlikte olmanın büyük coşku ve heyecanını yaşıyorum.
Cumhuriyet Halk Partimizin değerli Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu İzmir’e hoş geldiniz. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına adım atarken bizleri onurlandırdınız. Rehberliğiniz, liderliğiniz için minnettarız.
Bu tarihi gecenin yaşanmasında emeği geçen tüm ekip arkadaşlarım… Belediyemizin değerli çalışanları… Hepinize sonsuz teşekkür ediyorum.
Ve Tarkan… Megastarımız. Dostumuz. Ülkemizin her karış toprağının, her ağacının ve tüm mazlumlarının üzerine titreyen değerli yol arkadaşımız. Bu tarihi akşamda gösterdiğin vefayı İzmir asla unutmayacak.
Değerli konuklar,
100 yıl önceydi.
Bu toprakları yönetenler, gaflet, delalet ve hatta hıyanet içindeydi.
Gençleri, kadınları, çocukları, geleceği hiç düşünmediler.
Sadece ve sadece,
Saraylarındaki saltanatı korumak için bütün bir milleti ateşe attılar.
İnsanlık onurumuzu, bağımsızlık tutkumuzu ve yaşam hakkımızı ayaklar altına aldılar. Teslim oldular.
Ve bir sabah, emperyalist ülkelerin askerleri kirli çizmeleri, kirli emelleriyle Körfez’in sularını ve güzelim şehrimizi işgal etti.
Ve yine o sabah, tam da bu bulunduğumuz yerden, Kordon boyundan göğü yırtan bir ses yükseldi.
O ses, sadece bir kurşunun sesi değil, İzmir’den tüm Anadolu’ya yayılacak bir direnişin müjdecisiydi.
Sen başlat! Bitiren bulunur!
Hasan Tahsin’in ilk kurşunuyla yazdığı son yazısı, yeri, göğü kapladı.
Anadolu, geleceğin Türkiye’sini inşa etme çağrısını çoktan duymuştu.
Babalar işini bıraktı.
Analar ocağıyla, köylü toprağıyla vedalaştı.
Fırıncılar fırınını, terziler makasını, bakkallar dükkânını hiç gözünü kırpmadan bıraktı ve yola çıktı.
Anadolu!
Direnmek için hem yardan hem serden vazgeçti.
Böylece yeryüzünün gördüğü en büyük yürüyüş başladı.
Mermi mermi, süngü süngü, kağnı kağnı, katar katar.
Anadolu’nun kurtuluş yürüyüşünü artık hiçbir güç durduramazdı.
Atamız’ın “ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir” sözü, tam yüz yıl önce bugün, aziz şehrimiz İzmir’de benzersiz bir zaferle sonuçlandı.
Sevgili İzmirliler,
Dokuz Eylül hem şehrimizin hem memleketimizin kurtuluş günüdür,
9 Eylül, dünya halklarını hakir gören emperyalizme vurulmuş tarihin en büyük tokatıdır.
Ve Büyük önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk savaşın son gününü zaferle, zaferin ilk gününü ise barışla taçlandırmış, Cumhuriyetimizin temellerini atmıştır.
İşte bu gök kubbe altında, 100 yıl sonra buluştuğumuz bu güzel akşamda, bir yandan coşkumuzu büyütmek, bir yandan hafızamızı tazelemek istedik. Çünkü hafızamız tazelendikçe bu vatana olan bağlılık ve sorumluluğumuz artıyor.
Bu sorumluluğun bilinciyle;
Şimdi sıra bizde,
Yüzyıl önce 26 Ağustos sabaha karşı 05:30’da top atışıyla başlayan büyük taarruz nasıl büyük bir zaferle ve ardından 100 yıldır süren kesintisiz bir barışla taçlandıysa, şimdi de o cumhuriyeti yine barışla demokrasiyle taçlandırmak bize düşüyor.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi Cumhuriyet barışın tatlı güneşidir. Bu cumhuriyeti demokrasinin tatlı güneşiyle aydınlatacak olan ise bizleriz.
Bağımsızlık ateşini yüz yıl önce yaktığımız gibi, bugün de ülkemizi içinde bulunduğu durumdan kurtarmaya muktediriz.
Çünkü İzmir, bu vatanın öncüsüdür. Tüm farklılıkların bir arada yaşadığı, özgürlüğün, kardeşliğin ve barışın şehridir.
Yaşasın demokrasi, yaşasın Cumhuriyet.
İlelebet yaşasın Türkiye Cumhuriyeti!