Doğa yalnızca iyilik üretir. Doğadan geldiğini sandığımız felaketler aslında biz insanoğlunun yarattığı tahribatın ve zamanında alınmamış önlemlerin bir sonucudur. Bugün yaşadığımız iklim krizi, kuraklık, gıda güvenliği gibi küresel krizler, insanlığın doğayla kurduğu bağı yitirmesinin neticesidir.
Geçtiğimiz dört yıl içerisinde hem şehrimizde, hem de ülkemiz genelinde büyük kayıplar yaşadığımız felaketlerle karşı karşıya kaldık. Ormanlarımızla birlikte ciğerlerimiz yandı, 30 Ekim ve 6 Şubat depremlerinde tarifsiz acılar yaşadık. Pandeminin yeni varyantları, seller, yangınlar, deprem felaketleriyle bu acıları yaşamaya devam ediyoruz.
Bütün bunların sebebi, doğamızla uyumlu bir yaşam kültürünü unutmuş olmamız. Uygarlığımız öyle bir noktaya geldi ki, doğanın bir parçası olarak yaşayamaz hale geldik. Bunun yerine doğanın hakimi olduğumuz yanılgısına kapıldık. Gezegenimizin yarınını düşünmeden gökyüzünü göremediğimiz şehirler, yaşamın renklerinden kopmuş yaşam alanları inşa ettik.
İzmir’de doğayla uyumlu bir yaşamı yeniden tesis etmek en büyük önceliklerimizden birisi. Bu dönüşümün en büyük kalelerinden birisikarşı karşıya olduğumuz iklim krizi, kuraklık gibi felaketler karşısında, İzmir’i dirençli bir kent haline getirmemiz. Kent ve kır ayrımının ortadan kalktığı, nefes alıp veren bir İzmir için çalışıyoruz.
İzmir kent çeperini çepeçevre saran Yaşayan Parklar sayesinde çocukların dışarıda özgürce oynayabileceği, gençlerin spor yapabileceği alanları şehrimize kazandırıyoruz. Yaşayan Parklarımız sayesinde İzmirliler, şehrimizde hayatlarını sürdüren yüz binlerce flamingoyu doğal yaşam alanlarında gözlemleyebiliyor. Şehrimizin benzersiz ekosistemlerini ve İzmir’deki canlı çeşitliliğini yaşayarak öğrenme fırsatı buluyor.
İzmir’de doğayla uyum denince önümüzdeki en büyük meselelerden birisinin İzmir Körfezi’nin temizlenmesi olduğunu biliyorduk. Bilimsel verilerden beslenen ve doğayla uyumlu bir yaşamı esas alan yol haritasıyla, Yaşayan Körfez projemizi hayata geçirdik. Bugün geldiğimiz noktada İzmir Körfezi’nin en büyük sorunlarından birisi olan koku sorununu kalıcı bir şekilde çözmüş olmak gurur verici.
İzmir’in dirençli kent vizyonunun çıktılarından biri, Sünger Şehir projemiz. Türkiye’de ilk kez uygulanan “Sünger Şehir” yaklaşımıyla şehri daha da çok betonla kaplamak yerine, çağımızın en büyük sorunlarından birisi olan kuraklık karşısında doğa esaslı çözümler üretiyoruz. İlk etapta beş bin binaya beş bin yağmursuyu deposu kurma hedefimize emin adımlarla ilerliyoruz.
Türkiye’de yeşil altyapıyı, bir altyapı meselesi olarak kabul eden ilk belediye olarak, İzmir’i doğasıyla uyumlu, dirençli bir kent olarak tasarlıyoruz. Bu kapsamda, “İzmir Yeşil Şehir Eylem Planı” ve “Sürdürülebilir Enerji ve İklim Eylem Planı” başlıklı iki temel çalışmayı uygulamaya başladık. İklim Eylem Planı ile İzmir’de 2030 yılına kadar sera gazını yüzde 40 azaltmayı odağımıza aldık. Uluslararası standartlara uygun bir Yeşil Şehir Eylem Planı, gururla ifade etmeliyim ki Türkiye’de ilk defa İzmir için hazırlandı. Bu iki planın özeti mahiyetinde olan Doğayla Uyumlu Yaşam Stratejimizi belirledik. Bu stratejiyi bütük bir kararlılıkla uygulamaya devam ediyoruz.
Son olarak, Yeşil Şehir Enerji Eylem Planımız, doğasıyla uyumlu İzmir için en acil ele alınması gerekenleri tespit ederek; altyapı yatırımlarını, politika tedbirlerini, kapasite geliştirme ve savunuculuk girişimlerini belirliyor.
Bunun yanı sıra, doğaya zarar vermeden ihtiyacımız olan enerjiyi üretebilmek en temel önceliğimiz. Bu hedefin özünde enerjiyi tüketen değil, enerjinin tüketildiği yerde üretildiği bir şehir olma vizyoumuz yer alıyor. Çünkü enerji büyük merkezlerde üretildiğinde iklim ve doğa üzerinde ağır yaralar açıyor. Biz bu gerçekten hareketle İzmir’in iklim krizi ile mücadelesini büyütüyor ve şehrimizin karbon emisyonunu düşürüyoruz.
Yine bu düsturla, İzmir’de çöpün bir atık olduğu döneme son verdik. Yenilikçi projelerimiz sayesinde çöp artık şehrimiz için yeni bir enerji kaynağı. Harmandalı’nda 190 bin hanenin elektriğini üretecek kapasiteye sahip Biyogaz Tesisi’ni hizmete aldık. Bergama ve Ödemiş’te ise entegre atık yönetimi tesislerimizde atıklardan elektrik enerjisi üretmeye başladık. Bu konuda da Türkiye’ye öncü olmaya kararlıyız.