Ekonomik Demokrasi

İçinde bulunduğumuz çoklu krizler çağında küresel ölçekte yaşanan ekonomik adaletsizlikler ve iklim krizinin yarattığı sorunlar her geçen gün büyüyor. Sosyal demokrasinin bu sorunlara çözümler üretebilmesi için ekonomik ve ekolojik demokrasinin bir arada sağlanması gerekiyor.

Cumhuriyet Halk Partisi 3. Genel Başkanı ve eski Başbakan Bülent Ecevit’in çok sık kullandığı “ekonomik demokrasi” kavramı en temelde halkın, ekonomik faaliyetler içerisinde örgütlü girişimciler olarak yer alması anlamına geliyor. Bu doğrultuda ekonomik demokrasi yerel yönetimlerin sosyal belediyecilik politikalarının tam merkezinde yer alıyor. 

İzmir Büyükşehir Belediyesi, halkın gücünü örgütleyerek, başta kırsalda olmak üzere kent genelinde uyguladığı kooperatifçilik modeliyle, Türkiye’de ekonomik demokrasinin önde gelen örneklerini hayata geçiriyor.

“Başka bir tarım mümkün” yaklaşımıyla İzmir’de atttığıız adımlar, ekonomik demokrasinin kırsalda büyük bir dönüşüm yaratmanın mümkün olduğunu gösteriyor. İlk adım olarak, hazırladığımız Çoban Haritası ile İzmir’de üretim yapan 4 bin 658 küçük üreticiyi tespit ettik. 

Bu küçük üreticilerden aldığımız sütün işlenmesi için Bayındır’da 350 milyon liralık yatırımla günlük 100 ton süt işleme kapasitesine sahip Bayındır Süt Fabrikası’nı kurduk. Burada, “İzmirli” markası altında markalaştırdığımız ve başta peynir olmak üzere süt ürünlerine dönüştürdüğümüz üreticimizin sütünü Türkiye ve dünyaya ulaştırıyoruz. Böylece küçük üreticimizi destekliyor, ürünlerine katma değer sağlıyor ve İzmir’de ekonomik demokrasiyi büyütüyoruz. 

Ekonomik demokrasi anlayışımızın devamı olarak, tarımsal kalkınma kooperatiflerindeki tecrübemizi kentsel dönüşüme de taşıdık. Türkiye’ye yepyeni bir kentsel dönüşüm modeli kazandırdık ve dönüşüm projelerini yapı kooperatifleri aracılığıyla uygulamaya başladık.

Ekonomik demokrasi çalışmalarımızın devamında İZTAŞIT dediğimiz, Bireysel Taşımacılığın Toplu Ulaşım Sistemine Entegrasyonu Projesi’ni geliştirdik. Öncelikle kırsal bölgelerde ulaşım hizmeti veren minibüsçülerimizle tek tek görüştük. Dağınık yapılar halinde bulunan bu hizmetin denetimli, güvenli ve düzenli olarak verilmesi için kooperatifçiliği destekledik.

İzmir’de yerel yönetimler öncülüğünde ekonomik demokrasiyi esas alan yeni bir ekonomi modelinin öncü ve kalıcı örneklerini yaratmaya devam edeceğiz.