Her sabah olduğu gibi bu sabah da 06:00’da kalktım, koğuşun, zeminin rutin temizliğini yaptım. Soğuk bir duş aldım. Ancak koşuya çıkmadım. Çünkü bugün büyük gün…!
09:00’da ilk kez annem, kardeşim, eşim, kızlarım ve damadımla açık görüşte buluşacağız.
En şık gömleğimi giydim, heyecanla beklemeye başladım.
Tam 09:00, memur arkadaşlar geldiler, demir kapı açıldı, buluşma salonuna yürümeye başladık. Boğazımda düğümler büyüdü, yutkunamadığımı fark ettim. Az sonra onlar da karşı kapıdan içeri girdiler. Gözyaşları içinde uzun uzun kucaklaştık. Bu buluşmanın çok zor olacağını biliyordum. O an o zorluğu iliklerime kadar hissettim.
İlk tatlı şok sakallarımı kesmiş olduğumu fark etmeleri oldu. Bunun beni çok gençleştirdiğini söylediler. 5-10 dakika sonra bütün kontrolü aldım ve o hüzünlü havayı dağıttım. Cezaevi fotoğrafçısının fotoğrafında da görüleceği gibi yüzler gülmeye başladı.
Neptün bir hoşluk yapmış, 2 köpeğimizin ve 2 kedimizin fotoğraflarını kızların, damadın ve kendisinin tişörtüne bastırmış. Böylece onlarla da özlem giderdim. Tam 10:00’a kadar 60 dakika içinde gündelik hayatımı, aklımdakileri, gönlümdekileri, her şeyi anlattım, her şeyi konuştuk.
Elbette doyamadık ama vedalaşırken artık gözyaşları yoktu.
Koğuşa dönüş yolunda bir memur; “Gördüğüm en pozitif mahkumsunuz” dedi. O an bir şey diyemedim ama sonra bunun üzerine biraz düşündüm.
Bu pozitifliğin sebebi galiba 2 soruya verdiğim cevapta saklı
66 yıllık hayatımda hep “olmak”la ilgili kafa yordum. O nedenle beni ben yapan şeyler “maddeler” değil; aklım, vicdanım ve inandıklarım. Hiç kuşkusuz bunları yaşarken en yakınımdaki ailemin, dostlarımın, yoldaşlarımın eksikliği çok üzücü. Özellikle ailemi yalnız bıraktığım için, sevenlerimi, sevdiklerimi üzdüğüm için çok üzgünüm.
Ama bir tesellim var…!
Friedrich Engels: “ Özgürlük zorunluluğun kavranmasıdır.” Demiş.
Ailemin her bir ferdinin, her bir dostumun, yoldaşımın içinde bulunduğum “zorunlu” durumu kavrayacak kadar akıllı ve “özgür” olduğunu biliyorum.
Kıymetli dostlarım, içeride olsam da benim de özgür olduğumu biliniz. Bilin ki en yakın zamanda yine özlemle doyasıya kucaklaşacağız ve o aydınlık geleceği birlikte kuracağız.
Bugünkü günlüğü, henüz sırası gelmemiş olanlara bir öneriyle bitireyim.
Sadeleşin, “madde bağımlılığı”ndan kurtulun ve dostlarınıza, ailenize, sevdiklerinize sevginizi göstermekte cimri olmayın…!
Bugün biraz uzun oldu.
Kusura bakmayın.
Sağlıcakla kalın…!