İYİLİK İYİDİR..! MİDİR? …
İyiliği sadece bize benzeyenlerin ve bizim gibi olanların esenliğini gözetmek yerine, paylaştığımız insanlığın ortak iyiliğini savunmak olarak düşünmeliyiz. İyilik, eylem halinde sevgidir. İnsanın kendi kabilesinin dışına çıkabildiği, “biz”in içini genişlettiği, kendisine benzemeyenlerin ızdırabını dindirmek için çaba harcadığı bir eylemliliktir.
Bu eylemliliği başarmanın ilk anahtarı “empati”dir. Ötekinin duygu, durum, niyet ve düşüncesini hissedip anlamak ve ona uygun desteği vermeyi mümkün kılan sosyal ve duygusal beceriyi gösterebilmek olarak tanımlanabilir. İnsan, bütünün bir parçası olduğu için yalnızlıkla değil, bağlılıkla büyür. O nedenle insan doğuştan “homo empathicus”tur.
Empati, insanlar ve toplumlar arası bozuk ilişkileri iyileştirebilir. Güven, fedakârlık, işbirliği, sevgi, hayırseverlik gibi toplumun işleyişini sağlayan her kavramın kaynağında empati vardır. Empati yoksa suç, şiddet, savaş, ırkçılık gibi pek çok sosyal-kriminal sorun doğar. Empati yoksa adalet yoktur.
Empati sadece başkalarının duygu ve düşüncelerini anlamak değil, onlarla birlikte hissetmek, hemhal olmayı becerebilmektir. Empati, ötekileştirmenin panzehridir.
Empatinin bir kardeşi, iyiliğin diğer anahtarı da “diğerkâmlılık”tır. Diğer insana değer vermek ve onun durumuyla ilgilenmek iki temel bileşenidir. Bize bir faydası olmasa da hatta bazen kendi çıkarlarımıza aykırı olsa da başka insanların iyiliğini gözetmek diğerkâmlılıktır.
Empati ve diğerkâmlılık, başkasına güvenmeyi öğretir. Başka insanlara güvenmeyi öğrenmek ise aslında insanın kendi kendine duyduğu güveni arttırır.
Mutluluğun ölçüldüğü araştırmalarda ilk sıralarda en zengin ülkeler değil, vatandaşların birbirine en çok güvendiği ülkeler vardır.
Sapiens kitabının yazarı Yuval Noah Harari; “İnsanlığın başarısının sırrı rekabette değil, geniş ve esnek işbirliği mekanizmalarındadır” der. “İnsanın üstünlüğü, hızlı koşmasında, yükseğe zıplamasında, dişlerinin keskinliğinde değil, tanımadığı türdeşleriyle farklı formatlarda sayısız işbirliği mekanizması üretebilmesindedir.” Bunun için güven duygusunu yaşayabilmesindedir.
Yaşadığımız dünya, bizi gittikçe büyüyen karşılıklı bağlılık ağlarının içine konumlandırıyor. Gelişen teknolojiyle ortaya çıkan sosyal medya ağları, yüz milyonlarca insanı birbiriyle “arkadaş” ve birbirlerinden haberdar yapıyor. Yapay zekâ ve tüm teknolojik unsurları, bu yüzyılın sorunlarına cevap verecek güven, iyi niyet, dayanışma ve medeniyet üretme kapasitemizi artırmak için kullanabiliriz, kullanmalıyız. 20. yüzyılın Anglosakson modernitesinin bencilliği önceleyen sığ ve kötücül çerçevesini, bu yüzyılda bilim ve teknoloji kullanarak çatırdatmayı başarmalıyız.
Geçmiş zaman bize gösterdi ki; korku/nefret/düşmanlık düzeni zihinsel, söylemsel, dinsel ya da kültürel olarak bir kez kuruldu mu, orada vicdanın, iyiliğin sesi kısılır, vehimler, karabasanlar üretilir, bütün enerji korkulanı alt etmeye odaklanır.
O nedenle Yunus Emre’nin söylediği gibi; “Düne dair ne varsa dünde kaldı cancağızım, şimdi yeni şeyler söylemek lazım” deyip, sesimizi yükseltmeliyiz.
Bütün kimlik siyasetlerinin, iktidar ve güç hesaplarının ötesinde; her insanın dünyadaki varoluş macerasına ihtimam gösteren, her bir insan için endişelenen ve her bir insanın dünya üzerindeki serüvenini yaşamaya değer bir hayat kılmak amacını taşıyan bir iyilik düzeni kurmayı hedeflemeliyiz.
Kapitalizmin doğumundan beri açgözlülük, para hırsı, bencillik gibi kötücül davranışlar ekonomik büyümenin itici gücü oldular. Kapitalist düşüncenin “baba”sı Adam Smith adeta bir doğa yasası görüntüsü vererek; “Her birey kendi faydasını artırmaya odaklanırsa, yani bencil davranırsa, bunun gayri iradi sonucu bütün toplumun refahının, yani iyiliğinin artması olacaktır.” “Egoizm ekonominin motorudur” diyordu.
Kapitalizmin öncesinde de açgözlülük, para hırsı vardı elbette ancak kapitalizm, “piyasa dini” diye adlandırılabilecek bir inanç sistemi doğurdu. Bu inanç sisteminin ilahiyatı önce liberalizm, şimdi neoliberalizm oldu.
İyilik ilkesinin iktisadi düşüncede yer bulabilmesi için, bir dizi bireysel ve toplumsal ihtiyacın meta ilişkileri dışında karşılanmasının kabul edilmesiyle işe başlamak gerekir.
Neler yapılabileceğini yarın paylaşacağım.
Sağlıcakla kalın..!