TAHLİYE TALEBİM İÇİN YAPTIĞIM SAVUNMA
Bu salonda duruşmalar başladığından beri avukatların her biri olağanüstü savunmalarını hayranlıkla dinledik. Sizler de yoruldunuz, bizler de yorulduk. O nedenle 7-8 dakika sürecek kısa bir savunma yapacağım.
Geçirdiğimiz 4 duruşma gününü özetlemek gerekirse;
Bugün evli bir çift dinlediniz. Çiftlerden biri sanık olarak kendini savundu, eşi hanımefendi ise mağdur olarak ifade verdi.
Bu durumda iddianame diyor ki o çifte; senin eşin seni dolandırdı. Bununla kalmıyor iddianame aynı zamanda diyor ki; sen bundan kişisel menfaat elde etmedin. Peki ne? Kimin yararına menfaat elde etmek için yaptın bu dolandırıcılığı? O da yok dosyada. Yani dosyamız diyor ki siz birbirinizi aldatmışsınız ama bunu bir menfaat elde etmek için yapmamışsınız. Üstelik bundan da bir zarar doğmamış. Buna benzer durumlar dosyada çokça var. Kızlarını dolandırdığı iddia edilen babalar, kardeşlerini dolandırdığı iddia edilen abiler gibi…
Bir de bu sabah bir belge geliyor. Diyor ki kamu zararı yok.
Sayın Başkan dışarıdan, koltuğunuzdan sıyrılıp bakarsanız komik bir durum olduğunu görürsünüz.
Ama trajik de bir tarafı var.
Sayın Başkan, Değerli Heyet,
Ben bugün bu salona cezaevinden geldim. Cezaevi ceza çekilen ev demek. Biliyorsunuz, cezaevinde hükümlü veya tutuklu olmak arasında hiçbir fark yok. Herkes mahkum. Her sabah güne sayılarak başlıyoruz ve tek kişilik hücrelerde ya da koğuşlarda aynı koşullarda, aynı cezalandırmayı yaşıyoruz.
Peki neden? Neden 105 gündür bu cezayı çekmeye devam ediyoruz?
Burada olmamın temeli, Kentsel Dönüşümde Kooperatifçilik modeli.
Bu modelin kastının ne olduğu apaçık ortadayken, bunun dolandırıcılık ile ilişkilendirilmesi asla kabul edilemez.
Bunun böyle olmadığını savunmaya çalışmak inanın çok ızdırap verici.
Depremden hemen sonra ilerlemeyen kentsel dönüşüm süreçlerini ilerletebilmek için, 2012’de belirlenen kentsel dönüşüm alanlarının İZBETON’a verilmesine karar verildi. Bu kararı kim verdi? İzmir Büyükşehir Belediyesi meclisi verdi. Üstelik oybirliği ile. Mağdurların avukatlarından Sayın Mustafa Çağlar çok güzel hatırlattı. Süreçte İzmir’in iş insanları, İzmir Ticaret Odası kentsel dönüşüm komisyonu, İZBETON’a gelip kooperatifleşme ile kentsel dönüşüme destek olabileceklerini belirttiler. Bana bu fikir sunulduğunda elbette ki çok memnun oldum, heyecanlandım. Çünkü ben kooperatifçiliğin, bu memlekette küçük birikimlerle büyük üretim gücü yaratılmasının önemini biliyorum, hayatım boyunca buna inandım. Bu memlekette refahın adil paylaşılmasının en güçlü araçlarından birinin kooperatifçilik olduğunu biliyorum. O nedenle Halk Konut kooperatifçilik fikrini ben ortaya çıkarttım. Yerel ölçekte kooperatifçiliği Türkiye’de hiç kimsenin bilmediği, denemediği alanlarda hayata geçirdim. Dolayısıyla elbette büyük bir memnuniyetle karşıladım.
Bu model tertemiz niyetlerle ve tamamen hukuka uygun olarak hayata geçirildi. Her adımı da kamuoyuna gururla anlatıldı.
Sayın Heyet,
İnşaatlar oradadır, en güvenli şekilde ilerlemesi için tüm çaba gösterilmiştir. Hatta bu gayretimizin yani inşaatların yapımını sıkı denetliyor olmamızın gecikmelerin sebeplerinden biri olduğu eleştirisi dahi yapıldı. Kooperatif ortaklarının ödedikleri paralar kooperatif hesaplarındadır, varsa bir eksiklik, bir yolsuzluk her kooperatif yönetimi zaten ortaklarına bunun hesabını verir.
Evet gecikmeler olmuştur ancak inşaatta olan gecikmeler asla dolandırıcılık kabul edilemez. İnşaatların gecikmesinin en büyük sebebi temmuz 2024’te inşaatların durdurulmuş olmasıdır.
Ancak şunu da kabul etmek gerekir ki; Türkiye’de kim tarafından yapılırsa yapılsın inşaat maliyetlerinin kontrol edilemez artışları nedeniyle inşaatlarda uzun gecikmeler yaşanması maalesef hayatın olağan akışı haline gelmiştir.
Peki inşaatları geciken hangi kurumun yöneticileri, hangi bürokratlar bugüne kadar dolandırıcılık ile suçlanmıştır?
Hangi belediye başkanı, kamu zararı olmadığı Sayıştay tarafından belgelenmiş olmasına rağmen, Danıştay kararınca görev ihmali, görevi kötüye kullanma suçları olmadığı belgelendiği halde yargılanmıştır?
Kooperatif üyelerinin yaşadığı mağduriyet nedeniyle bizim ve modelin kurban edilip cezalandırılması hukuka ve hakkaniyete uygun değildir. Mağduriyetlerin sebebi ne burada bulunan sanıklar ne de ortaya konulan modeldir.
Hak mağduriyetini doğuran sebepler varsa bunların tespit ve çözüm yeri ise elbette hukuk mahkemeleridir, sizin mahkemeniz değil.
Sayın Başkan, Değerli Heyet,
İzmir’in şehri emini olarak daima güvenilir bir başkan olmaya gayret ettim. Cumhuriyetin 100. yılında İzmir’in başkanı olmanın görev ve sorumluluğunun hep bilinciyle hizmet ürettim. Bırakın insanları aldatmayı, dolandırmayı, 5 yıl boyunca daima herkesin derdiyle dertlendim.
Çünkü ben bu şehri, bu memleketi uğruna hayatımı verebilecek kadar çok seviyorum.
Emin olun, aday gösterilip görevime devam etseydim şuan bir çok etapta anahtar teslimi yapmıştık, bir çok etapta sona yaklaşmıştık, hatta yeni etapları başlatmıştık ve şimdi asla huzurunuzda olmayacaktık.
Bu model insanlar güvenli konutlarda yaşasın diye ortaya çıktı. İnsanlar ölmesin diye insan üstü çaba sarfettik. Başka bir kastımız yoktu ve üstelik her şeyi aleni yaptık, hiçbir şeyi gizlemedik. Ne kendimize ne de başkasına hiçbir haksız menfaat temin etmedik.
O halde suçun hiçbir unsuru oluşmamışken 3 ayı aşkın bir süredir neden ceza çekiyoruz?
Neden Başkanım, neden?
105 gündür çektiğimiz ceza artık sona ermeli.
Sayın Başkan,
66 yaşındayım ve hayatım boyunca yüklendiğim küçük büyük tüm sorumluluklarda, lekelenmesine izin vermediğim ismimin böyle bir iddia ile yaftalanmasına asla rıza göstermeyeceğim.
Aksi bütün hayatımın, değer verdiğim her şeyin inkarı olur.
Ben taşıdığım onurun, bedenimden kıymetli olduğunu öğrenerek büyüdüm, öyle yaşadım.
Tamamen aklanana kadar, yani bu iddia hayatımdan tamamen çıkana kadar; dava ne kadar uzarsa uzasın bu salonda, huzurunuzda, bu gayreti sürdürmeye devam edeceğim. Yani kapıdan kovsanız zaten bacadan gireceğim.
Ancak öncelikle bu orantısız, dengesiz ve haksız cezadan bizleri kurtarın, ondan sonra istediğiniz belgeyi, istediğiniz tanığı, istediğiniz raporu getirin.
Çok iyi biliyorum ki; bu salondan alnımız ak, başımız dik çıkacağız.
Sayın Başkan,
Adalet Terazisi suç ile cezayı dengede tutmaya gayret eder.
Terazinin gözü kapalı tutulmasının sebebiyse, sanığın kim olduğuna bakılmaksızın kararın adil olmasını temin edebilmektir. Şimdi o teraziyi dengede tutmak için dosyaya bakmanız yeterli olacaktır.
Suçu olmayan bir insanın çektiği cezanın bir kefesinde olduğu teraziyi, diğer kefesine somut suç dışında ne koyarsanız koyun dengeleyemezsiniz.
Gözü kapalı adalet terazisinin dengesi bozulursa, iyi, doğru, güzel ne kadar erdem varsa hepsi bozulur ve hiç kimse, hiçbir şey o bozulmanın yaratacağı çürümeden kurtulamaz.
Emin olun;
Devletin temeli olması gereken adalet ve insanın temeli olması gereken onur; özgürlüğün düşmanı değil dostudur.